Haber

Hatay’da boşaltılmak istenen Sevgi Parkı’ndaki Depremzedeler Anka’ya şunları söyledi: “Kalkıp çadıra gitmemiz söylendi.

HABER: TAMER ARDA ERŞİN – Kamera: FURKAN ERDEM

Hatay’da meydana gelen depremin ardından Sevgi Parkı’nda oluşturulan çadır kentte kalan depremzedeler, bu sabah vali yardımcısının kendilerinden parkı boşaltmalarını istediğini ifade etti. Aslı Yıldırım, “Bize kalkıp çadırkente gitmemiz söylendi. Bunu söylerken sanırım buranın çadırkent olduğu unutuldu. Burası ‘Sevgi Park Çadırkent’ ilan edilmişti. Bugün Hatay Vali Yardımcısı bize kendini bu kadar tanıttı, doğal olarak bilmiyoruz, gelip buradan geldi, taşınmamız gerektiğini söyledi, neden diye sorduğumuzda bize bunun böyle olduğu söylendi. yer farklı amaçlar için kullanılacaktı. Ama üslup çok yanlıştı. Çünkü burada ailesini kaybedenler var. Kardeşinin cesedini bulamayanlar var” dedi.

Hatay’da meydana gelen depremin ardından Sevgi Parkı’na sığınan depremzedelerden parkı boşaltmaları istendi. Sevgi Parkı’nda kurulan çadır kentte yardıma gelen depremzedeler, doktorlar ve gönüllüler yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Onur Naci Karahancı şunları söyledi:

“İlk 3 gün Adıyaman’daydık. Orada çalışmaları yürüttük. Daha sonra burada devam ettim ve o günden beri de buradayım. Burada yerel hekim arkadaşlarımızla, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte sağlık çalışmaları yapıyoruz. Hizmet Emekçileri Sendikası ve gönüllülerimiz ile 3 gün boyunca mümkün olduğu kadar en kritik noktalarda kurtarma ve tedavi çalışmalarında iddialı bir süreç yürütmeye çalıştık.Ardından tedavi ve koruyucu sağlık çalışmaları.Şu anda önleyici çalışmalar yapıyoruz. sağlık hizmetleri ve dezavantajlı grupların sağlıktan yana olan dezavantajlarını ortadan kaldırma gayreti ile başından beri burada bir revirimiz vardı.Şu anda şehrin dört noktasında, insanların ulaşabileceği yoğun alanlarda, dışarıda da mobil gruplarımız var. Bölgede beş ekibimiz var. Onun dışında Samandağ’daki faciayla birlikte orada bir noktamız var. Yürütme yapan iki ekibimiz, iki revirimiz var.

“BİZ HEKİMLER OLARAK TOPLUMA SÖZ VERDİK. ENGELLER İNANÇLARINA BİR UTANÇ DAHA KATMAK İSTERSE”

“Müdahale ettiler” sözü şu anda yanlış. Diyelim ki beni bu konuda tehdit ettiler. Şöyleydi: Bu sabah her zamanki günlük hazırlıklarımızı yapıyorduk. Gezici ekiplerimiz hazırlanıyorlardı, çıkacaklardı. ‘Hatay Vali Yardımcısı sizinle görüşmek istiyor’ dediler. Gittiğimde ‘Şimdiye kadar emeğinize sağlık, bundan sonra burada çalışacağız’ dedi. ‘Ne yapacaksın’ dedim. Kızılay burada aşevi açacak” dedi. ‘Şu anda sağlıktan daha önemli bir iş olur mu ve şehirde tek yeriz’ dedim. Özellikle son depremle birlikte alan kalmamıştı. ‘Bu mu?’ dedim. ‘Nereye gidiyoruz’ dedim. “Nereye giderseniz gidin kendiniz değerlendirin” dedi. ‘Tamam’ dedim, ‘çok insan, yürüme mesafesi, şehrin merkezi… Bunun bir kriteri var, biz buraya o şekilde yerleştik. Kişiler anında ulaşabilmeli, tedirgin olmayacakları bir alanda olmalıdır. Şu anda tüm sağlık çalışanları, sağlık çalışanları birçok grup hizmet veriyor. Bu alan bu şekilde oluşturulmuştur. Ancak, ‘Şu anda bunu yapacak durumda mısınız? ‘Çalışmaları biz yürüteceğiz’ dediler. Yani şu ana kadar çadır çalışmasının sonucunu görüyoruz. 20 günü aşkın süredir insanlar çadıra ulaşamadı. En temel şey. Su yok, ekmek yok. Yani böyle temel şeyler yokken baştan beri uyardığımız salgın hastalıklar, özellikle uyuz ve bitler yavaş yavaş geliyor. Bunun temel nedeni saf su olmamasıdır. Bu kadar temel şeyleri bulamamışken asıl olanları buraya yönlendirmeleri gerekirken, ilk günden beri ‘birlikte çalışalım’ diye yazdığımız Sağlık Bakanlığı bir daha bize dönmedi, hatta olanlar bile bize dönmedi. istekliler nereye yönlendireceklerini bilemediler, o gönüllüler işlerini halletmek yerine bizi bulmaya ve buradaki çalışmalara katılmaya geldiler. bu tek mi Anlayamadım. Bunları yapacak kimse yokken biz doktorlar olarak topluma bir nutuk attık. Bu sözün arkasında duracağız. Çünkü bu sözü Sağlık Bakanlığı’nın ayıbı gibi bir ayıp olarak taşıyamayız. Burada sonuna kadar çalışmaya çalışacağız. Engelleyenler ise onların ayıbına bir ayıp daha eklemek isterse.”

“ACİL TAHLİYE ETMENİZİ İSTEDİKLERİNİ SÖYLEDİLER”

Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Bakırköy Şube Eş Başkanı Nezahat Altınsoy Özen, durumla ilgili şöyle konuştu:

“Hem TTB’nin hem de Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikasının bulunduğu yerler yıkıldığı için biz de buraları kendi Hatay şubemiz olarak kullanıyoruz. Şubemiz çevresinde bir faaliyet yürütüyoruz. Halk burada ve bu depremden dolayı yaşadıklarına yardımcı olmak için. ve bugün 23. gün. Birileri bize onların varlığını hatırlattı, buradan defolun dediler… ve bize sundukları bahane şuydu: yandaki bina yıkılacak, sizin için tehdit oluşturuyor.’ Bugün hemen tahliye etmenizi istediklerini söylediler. Onu da kabul etmiyoruz. Halkımızın yanında hizmete devam edeceğiz.”

“ÇADIRLARI KENDİ ELİMİZLE KURDUK. BURADAKİ ARKADAŞLARIMIZ YARDIMCI OLDU”

21 yaşındaki depremzede Aslı Yıldırım, yaşananları şöyle anlattı:

“Biz çıkarken binamız çöküyordu. Çıkamadık daha doğrusu. Binamız tamamen kapandı, geçit falan. Pencereden atladık arabanın üstüne. Sevgi Parkı’na geldik. İşte. ilk üç gün bankta yattık.Tek aile olarak değil yine 4-5 aile olarak.Günün sonunda burası hakikaten doldu.Herkes çadırsızdı.Herkes arabasında yattı. araba.yakınlar akrabalarına gittiler.ilk haftamız bu haldeydi.sonra belediyeler çadır getirdi.çadırları kendi ellerimizle kurduk.buradaki arkadaşlarımız yardımcı oldu.

“Ayağa kalkıp çadırkente gidelim denildi. Sanırım buranın çadırkent olduğu unutuldu. BUrası “SEVGİ PARK ÇADIRKENT” ilan edildi.

Bugün kalkıp çadırkente gitmemiz söylendi. Bunu söylerken sanırım buranın bir çadırkent olduğu unutuldu. Burası ‘Aşk Parkı Çadır Kenti’ ilan edildi. Sistemde bu şekilde görünüyordu. Bugün Hatay Vali Yardımcısı zannederim kendini o kadar tanıttı bize, her zamanki gibi bilemeyiz, gelip buradan gidelim dedi. Nedenini sorduğumuzda ise buranın farklı amaçlarla kullanılacağı söylendi. Arka tarafın yıkılması gerektiği söylendi. Ancak burası binalardan falan uzak. Ama üslup çok yanlıştı. Çünkü burada ailesini kaybetmiş insanlar var. Kardeşinin cesedini bulamayanlar var. Burada birçok şey var. Kimseye ‘Nasılsın’ demeden, ‘Merhaba’ demeden dimdik oturması. Ben de depremzedeyim. Hatay Vali Yardımcısıyım. ‘Sizi taşımamız lazım’ gibi bir şey söyledi, ‘ne zaman’ dediğimizde ‘Akşama kadar çıkmanız gerekiyor’ dedi. Bu cümle aklımdan hiç çıkmayacak. Adını bilmiyorum ama yüzünü ve yüzünü asla unutmayacağım. Çünkü bence konuşurken bize daha şefkatli yaklaşabilirdi. Çok insan kaybettik. Keşke o da bize bizim gibi yaklaşsa. Keşke bize ‘Nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun’ diye sorulsa. Buradaki herkes şu anda çok kötü hissediyor. Gerçekten ne yapacağımızı bilmiyoruz. Biz işin maddi kısmında değiliz. Keşke manevi olarak bize bir yaklaşım olsa. Buradaki birçok insan konuşmak istiyor. Randevularına bir şey olursa konuşamayan arkadaşlar da var. Aynı şekilde bir arkadaşım ve hocanın kendisi de şu an konuşamıyorlar. Özgürce konuşmak istiyoruz. Görüşlerimizi belirtmek isteriz. Şimdi birlik günü. Konuşacak çok şeyin var. Çok bağırırsın ama kimse seni duymaz. Bir yığından çıktık. Ortada yağmur yağıyordu ve kar yağan şehirlerimiz olduğu için şükrediyorduk. Bunu sonradan öğrendik. Gerçekten oturduk ve ‘Tanrıya şükür üzerimize yağmur yağıyordu; kar yağmıyordu’ En kötüsünü de burada gördük. Yaşamayan bilmez.

“PEK ÇOK DOSTUMUZU KAYBEDİK. ÇOK GEÇ OLDU”

Burada fikir beyan ettiğinizde sizi çok dışlıyorlar. Hükümet tam formunda. Biri konuştuğunda çok kötü hakarete uğruyoruz. 21 yaşındayım ve bu hakaretleri hak ettiğimizi düşünmüyorum. Zor durumdayım. Çıkışta binalar yıkılıyordu. Birçok arkadaşımızı kaybettik. Çok geçti. Umarım bize haklarını verirler ve bundan kendimi sorumlu tutuyorum. Keşke yardım edebilsek. Yollar çok kötüydü” dedi. Havadan olamaz mı? Denizi kullanamaz mıyız? İstekli arkadaşlar, onlar sayesinde yemek getirdiler. Onlar sayesinde birlikte doğrayıp kızartıyoruz. Her zaman birlikte hareket etmeliyiz. Çünkü gerçekten yardıma ihtiyaç yok.”

“BURADAN ÇIKMIYORUZ”

Depremzede Ayfer Kadı, Hatay’a gelerek gönüllü olarak depremzedelere yardım eden feminist kadınlara teşekkür ederek şunları söyledi:

“İç giyim ve hijyen konusunda bize yardımcı oldular. Buradaki kadın müdafaası bize çok destek oldu. Yardımları için herkese teşekkür ediyoruz. Buradan gitmiyoruz. Topraklarımızı kimseye vermeyeceğiz. Bir yere gitmeye niyetimiz yok. Bilmediğimiz bir yer. Burayı boşaltmamızı istediler. Yerimiz, vatanımız.” Emin değil.

“BURADA KOMİLE BİR YAŞAM GÖRDÜM. SOSYALİSTLER VE FEMİNİSTLER EL OLUŞTURDU”

Kadın Savunma Ağı üyesi Buse Üçer de Ankara’dan Hatay’a geldiğini belirtti. Kadınların en büyük sorununun hijyen olduğunu belirten Üçer, şöyle konuştu:

“Buraya geldiğimde gerçekten komünal bir hayat gördüm. Dışarıdan yansıyandan çok daha güzel bir görüntü vardı. Buraya halkla işbirliği içinde gelen sosyalist örgütler ve feminist örgütler el ele çalıştı ama bugün bu parktan uzaklaştırılmak istiyorlar çünkü ne zaman görse yardım eden feministleri ve sosyalistleri görüyor ama onlar bir şekilde yok etme kaygısı taşıyor burada insanlar canlarını umursamıyorlar ama neyi doğru gösteriyorlar şu an koca bir boş arazi tuvalet su yok defol buradan diyorlar vali diyor bizim orada çadırkent kurma yetkimiz yok ama onların yetkisi var Burada.

“BU KADINLAR İÇİN BİR DOLAP BİLE DEĞİLDİ”

Feminist örgütlerin burada olması büyük bir boşluğu dolduruyor. Burada bayanlar için giyinme odası bile yoktu. Soyunma odası düzenlendi. Hanımlar, burada pek çok sorunla boğuşuyorlar. Muhtemelen boşanmak istedikleri kocalarla aynı çadırda kalmaları gerekiyor. Kendilerine şiddet uygulayan yakınları ile bire bir çadırda olmak zorunda kalıyorlar. Hijyen hanımlar için büyük bir sorun.”

Almanya’dan gönüllü olarak yardım için bölgeye gelen Space Eye adlı yardım kuruluşu üyesi Max Höcher, Vali’nin kararıyla ilgili olarak, “Burada kimse bu geceden sonra burada uyuyup yaşayabileceğini bilmiyor. Mutfağımızı buradan buraya getirdik. 4 gün içinde Almanya ve buradan ne şekilde taşıyacağımızı bilmiyoruz” dedi.

haber-yesilhisar.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu